Merkez Bankası’nın yoğun döviz alımları, net likidite fazlasının 1 trilyon lirayı geçerek yeni bir rekor kırmasına olanak tanıdı. Bankacılık kaynakları, döviz rezervlerinin güçlendirilmesine yönelik bu alımların, likidite fazlasının piyasada sürekli bir gündem maddesi olmasına yol açtığını belirtiyor. Ancak faiz koridorundaki daralma, aşırı likiditenin enflasyona olumsuz etkilerini sınırlama işlevi görüyor. Geçtiğimiz hafta yaklaşık 3 milyar dolarlık döviz alımı gerçekleştiren Merkez Bankası’nın, rezerv biriktirme stratejisini devam ettirmesi bekleniyor. Bazı uzmanlar, aşırı likiditenin, mevduat faiz oranlarının düşmesine neden olabileceğini ve bu durumun yurtiçindeki tasarruf sahiplerini dövize yönlendirebileceğini ifade ediyor. Diğer yandan, düşük TL oynaklığı, carry trade fırsatlarını canlandırmaya devam ederken, 2025 yılsonu enflasyon hedefinin %30’un altına çekilmesi öngörülüyor.
Şebnem Turhan’ın Ekonomim’de yer alan habere göre, Merkez Bankası verilerine dayanarak negatif net fonlama 1 trilyon 69 milyar 647 milyon lira ile rekor seviyeye yükseldi. Piyasa uzmanlarının hesaplamalarına göre, 10 Ocak ile biten hafta itibarıyla Merkez Bankası, yaklaşık 8.4 milyar dolarlık net döviz alımı gerçekleştirdi. Geçen haftanın ilk üç gününde de Merkez Bankası’nın döviz alımları sürdü ve bankacıların hesaplamalarına göre bu alımlar 2.9 milyar dolar daha arttı. Merkez Bankası verilerine göre, Mayıs 2023’ten 10 Ocak ile biten haftaya kadar swap hariç net rezervlerde 115 milyar dolarlık bir artış meydana geldi ve toplamda 55 milyar dolara ulaştı. Bu yoğun döviz alımları sonucunda TL likiditesi piyasaya sürüldüğünden, aşırı likiditenin etkisi devam ediyor.
Ocak ayında artan döviz arzı ve yavaşlayan döviz alımları, Merkez Bankası’nın rezerv biriktirmesini hızlandırırken, likidite fazlası dikkat çekici seviyelere ulaşmış durumda. Bankacılık kaynakları, cari açığın yüksek olduğu bir dönemde bile döviz alımına devam edebilmenin Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini artırma politikasının bir yansıması olduğunu vurguluyor. Bu süreçte net fonlama 1 trilyon lirayı aşarak yeni bir rekor kırarken, daralan faiz koridoru, aşırı likiditenin enflasyon üzerindeki olumsuz etkisini sınırlamada önemli bir rol oynuyor. Faiz oranlarının üst sınırının %46’ya düşmesi, bu koridorun etkisinin azalmasına neden oluyor. Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu toplantısından sonra likidite fazlası konusunda yeni adımların atılması bekleniyor.
Bankacılık sektörü uzmanları, Merkez Bankası’nın aşırı likiditeyi kontrol altına almak için aldığı önceki tedbirlerin yetersiz kaldığını ve bu durumun enflasyonla mücadelede zorluklara yol açtığını belirtiyor. Mevduat faiz oranlarının düşmesi, yurtiçindeki tasarruf sahiplerinin dövize yönelme ihtimalini artırırken, likidite fazlasının finansal piyasaları rahatlatmasına rağmen Merkez Bankası’nın sıkı para politikası söylemleri ile çeliştiği dikkat çekiyor. TL’nin düşük oynaklık göstermesi ve yüksek nominal faiz oranlarının carry trade işlemlerini desteklemesi, enflasyonun 2025 sonunda %30’un altına inmesine katkı sağlaması beklenen faktörler arasında yer alıyor.
250 baz puanlık faiz indirimi bekleniyor
Merkez Bankası’nın politika faizine ilişkin beklentiler de gündemde. Aralık 2024 tarihinde gerçekleştirilen 250 baz puanlık ilk indirimden sonra, Ocak 2025’te de 250 baz puan daha indirimle birlikte politika faizinin %45’e düşürülmesi bekleniyor. 2023 yılında %8,5 seviyesinde olan politika faizi, Mart 2024’e kadar 41,5 puan artırılarak %50’ye ulaşmıştı. Faiz tahminleri yıl sonu için %27,5 ile %40 arasında değişkenlik gösteriyor. Bu süreçte Merkez Bankası’nın likidite yönetimine ilişkin yeni kararları ve faiz indirimleri piyasa oyuncuları tarafından dikkatle izlenecek.