Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Birleşik Krallık’taki resmi temasları çerçevesinde Bank of America tarafından Londra’da gerçekleştirilen Türkiye Konferansı’na katıldı. 2018 yılından bu yana ilk kez düzenlenen bu etkinlikte, 250’den fazla yatırımcının katılımı ile yüksek bir katılımcı sayısına ulaşılmış oldu.
Bakan Şimşek, Türkiye ekonomisinin genel durumu hakkında kapsamlı bir sunum gerçekleştirerek, temel politika önceliklerini ve yapısal dönüşüm hedeflerini paylaştı.
Sunumunda, enflasyondaki düşüş trendinin bu yıl da devam edeceğine vurgu yapan Şimşek, “Para politikasının gecikmeli etkileri, negatif mali etki, daha destekleyici gelir politikaları, enflasyon hedefiyle uyumlu yönetilen ve yönlendirilen fiyatlar ile arz odaklı tedbirler sayesinde enflasyon düşüşü sürecek. Bu yıl bütçe açığını milli gelire oran olarak yüzde 3 civarına indireceğiz. Bu hedef, kamu harcamalarındaki azalma ile gerçekleştirilecektir.” ifadelerini kullandı.
Şimşek, Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi hakkında yatırımcılara bilgi vererek, “Harcama kontrol mekanizmaları sayesinde önemli tasarruflar sağladık. Son on yılda faiz dışı harcamalarda yukarı yönlü sapma yüzde 9,1 seviyesindeydi. Ancak 2024 yılında harcama kontrollerini sıkı bir şekilde uygulayarak bu sapmayı aşağı yönlü yüzde 3 seviyesine çekeceğiz. Bu rakam, son on yılın ortalamaları ile kıyaslandığında yaklaşık 1,2 trilyon lira tutarında bir harcama disiplinine işaret ediyor.” şeklinde konuştu.
“Yönetilen ve yönlendirilen fiyatları enflasyon hedefiyle uyumlu belirliyoruz”
Bütçe imkanları ölçüsünde, yönetilen ve yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefleriyle uyumlu olarak belirlendiğini vurgulayan Şimşek, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
“Akaryakıt ürünleri, tütün mamulleri ve alkollü içeceklerin maktu vergiye tabi olan kısımlarını son altı aydaki yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile güncelliyoruz. Akaryakıtta ÖTV artış oranlarını son altı aylık Yİ-ÜFE’nin altında, yüzde 6 ile sınırladık. Bu düzenlemenin ortalama satış fiyatına yansımasının yüzde 1,4 civarında olmasını öngörüyoruz ve 12 milyar lira tutarında vergi gelirinden feragat ediyoruz. Tütün ürünleri ve alkollü içecek grubundaki Yİ-ÜFE güncellemelerinin satış fiyatına yansıyacak etkisi ise yıl sonu enflasyon hedefinin ciddi şekilde altında kalacak. Yeniden değerleme oranı ile güncellenen hizmetlerin TÜFE sepetindeki ağırlığı ise yalnızca yüzde 0,36 seviyesindedir.”
“Gıda arzına yönelik destekleri sürdüreceğiz”
Bakan Şimşek, dezenflasyon sürecinde atılacak adımları anlatırken, “Dezenflasyonu yalnızca talep odaklı politikalarla değil, gıda, konut ve enerji gibi alanlarda arz odaklı tedbirlerle de destekleyecek, bu alandaki reformların hızlanmasını sağlayacağız. Gıda arzını artırmak amacıyla sulama projeleri, arazi toplulaştırması, gıda arz zinciri ve gıda lojistiği üzerindeki desteklerimizi devam ettireceğiz.” ifadelerini kullandı.
Ayrıca, deprem bölgesinin yeniden inşası, sosyal konut arzının artırılması ve kentsel dönüşümün de arz odaklı politikaların temel unsurlarından olacağını belirten Şimşek, “Enerji dönüşümünü ise hem yerli hem de yenilenebilir kaynakları önceliklendiren bir yaklaşımla gerçekleştireceğiz.” şeklinde konuştu.
Şimşek, cari açığın düşüşünde altın ithalatının normalleşmesi ve enerji ithalatındaki azalmaların önemli rol oynadığını ifade ederek, “Cari açığı azaltmak, dış finansman ihtiyacını da azaltıyor. Brüt dış finansman gereksinimindeki azalmanın önümüzdeki üç yıl boyunca devam etmesini bekliyoruz ve gelecek yıldan itibaren Hazine’nin eurobond ihraçlarında net dış borç ödeyicisi olmayı hedefliyoruz.” açıklamasında bulundu.
Türkiye’nin ana ticaret ortaklarının büyüme görünümünün bu yıl iyileşmesinin öngörüldüğünü belirten Şimşek, “Avrupa’da ithalatın azaldığı dönemlerde bile pazar payımızı artırmayı başardık. Dolayısıyla Avrupa’daki ekonomik canlanma, artan pazar payımızla birlikte ülkemize önemli fırsatlar sunacaktır.” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
Şimşek, toplam faktör verimliliğini artırmanın önemine dikkat çekerek, “Yapısal reformlar, ticarette entegrasyon ve yatırımları teşvik ederek verimliliği artırmayı hedefliyoruz. Aktif sanayi politikaları, dijital ve yeşil dönüşüm ile demir yolları gibi verimliliği artıran altyapı yatırımlarına hız kazandıracağız.” dedi.
“Ticaretteki parçalanmalara karşı dayanıklıyız”
Türkiye’nin artan jeopolitik gerilimler ve ticaretteki korumacı eğilimlere karşı dayanıklı bir yapı sergilediğini belirten Şimşek, şunları kaydetti:
“Dünya, jeopolitik gerilimlerin yükseldiği bir dönemden geçiyor. Küresel savunma harcamaları tarihi rekor seviyelere ulaştı. Türkiye, NATO’daki stratejik konumu ve savunma sanayisindeki yerli üretim oranı ile önemli bir aktör konumundadır. Diplomatic misyonlarımızın sayısı ve geniş coğrafyaya yayılımı, küresel meselelerde üstlendiğimiz arabuluculuk rolü, sığınmacı politikalarımız ve resmi kalkınma yardımları gibi insani yardım alanındaki öncülüğümüz, ülkemizin yumuşak gücünü de gözler önüne seriyor. Korumacılığın arttığı bu dönemde, Avrupa Birliği dahil 54 ülkeyle imzaladığımız serbest ticaret anlaşmaları, ticaretteki parçalanmalara karşı dayanıklılığımızı açıkça ortaya koyuyor.”
Şimşek, Türkiye’nin bölgesel konumunu daha da güçlendirmek için birçok avantajı bulunduğunu aktararak, “İnşaat ve müteahhitlik sektöründe dünya çapında etkili bir oyuncuyuz. Barışın sağlanmasıyla birlikte Ukrayna, Libya, Yemen, Gazze ve Suriye’nin yeniden inşasında öncü rol üstlenebiliriz.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin savunma sanayisindeki gelişmiş kabiliyetleriyle hızla yükselen bir aktör konumuna geldiğini vurgulayan Şimşek, ülkenin turizm ve sağlık turizmi potansiyeli ile enerji ve alternatif ulaştırma koridorlarında önemli bir bölgesel merkez olma rolüne dikkat çekti.
