Dünyada her yıl 2,5 milyon insan akciğer kanseri teşhisi alırken, maalesef bu kişilerin 1 milyon 800 bini hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde de durum pek iç açıcı değil. Her yıl ortalama 50 bin kişiye akciğer kanseri tanısı konuyor ve bu hastalığın yol açtığı ölümler 35 bini buluyor. Akciğer kanserinin yüzde 90’ının sebebi sigara içimidir. Sigara, akciğer kanserinin yanı sıra dil, dudak, gırtlak, böbrek ve mesane kanseri gibi ciddi hastalıklara, ayrıca KOAH ve astım gibi rahatsızlıklara da sebep olmaktadır.
KİMYASALLARLA YOĞUNLAŞAN TEHLİKE
Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Murat Kıyık, günümüzde endüstriyel olarak üretilen tütünlerin geçmişteki tütünlerden çok daha tehlikeli olduğunu vurgulamaktadır.
Dr. Kıyık’ın aktardığı bilgilere göre, tütün bitkisi doğal olarak topraktan radyasyon, kurşun, polonyum, kadmiyum, radon gibi zararlı kimyasalları emen bir bitkidir. Tütünde, dört farklı radyoaktif maddeden çok sayıda kanserojen içerik bulunmaktadır. Tütün bitkisi yetişirken, yaprakların daha verimli olması için çeşitli tarım ilaçları kullanılıyor. Ayrıca, genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO’lar), hormonlar ve kimyasal gübreler de bu süreçte yer alıyor. Tütün tarlalarında, daha fazla verim almak için kullanılan kimyasal ilaçlar son derece zararlı özellikler taşımaktadır. Tütünler, bu ilaçlarla kurutulduktan sonra işleniyor ve fabrika depolarında bekletilirken tekrar ilaçlamaya tabi tutuluyor. Tütün ürünleri, pek çok endüstriyel işlemden geçtikten sonra paketleniyor.
NASIL KANSER YAPIYOR?
Tütünün topraktan market raflarına kadar kimyasal katmanlarla bezenmiş bir ürün olduğuna dikkat çeken Kıyık, “Çay paketinin üzerinde ‘radyasyon var’ yazılsa yine de içilir mi? İçmez. Ama tütün de radyasyon barındırıyor. Kanser yapıp, öldürür diyoruz; işte sebebi bu” ifadelerini kullanıyor. “Toprakta yetişen ıspanağı yerken, neden tütünü yemiyoruz, hiç düşündünüz mü?” diyerek, bazı bitkilerin zararları olsa da, tütünün kimyasal işlemlerle daha da tehlikeli hale geldiğini belirtiyor.
DEĞİŞEN KANSER TÜRLERİ
1986’dan beri akciğer kanseri hastalarını muayene eden Kıyık, hekimliğinin ilk yıllarında karşılaştığı kanser türleri ile günümüzdeki türlerin çok farklı olduğunu aktarıyor: “Eskiden, vücutta büyük kitleler oluşur; bu kitleler genellikle çok fazla yayılarak tedavi edilmezdi, cerrahi yollarla çıkarılabiliyordu.”
Fakat bugün durum değişmiş durumda. Tütünün endüstriyel hale gelmesiyle birlikte kanser türleri de değişti. Artık tedavisi zor ve pahalı ilaçlarla müdahale gerektiren bir durum haline geldi.”
HEKİM TEK BAŞINA MÜCADELE EDEMEZ
Tehdidin elektronik sigara, nargile ve pipo gibi ürünlerle çeşitlendiğine dikkat çeken Kıyık, şunları ifade ediyor: “DSÖ verilerine göre Türkiye’de nüfusun yüzde 40’ı sigara kullanıyor. Eğer bu şekilde devam edersek, 2050’te sigara yüzünden yaşamını yitirenlerin oranı oldukça yüksek olacak. Bu mücadele, hekimlerin tek başına başaramayacağı bir durum. Tütün ve tütün ürünleriyle kapsamlı bir mücadele verilmesi gerekmektedir.”
SİGARAYI BIRAKTIRMALIYIZ
Dr. Kıyık, gelecekte artacak kanser vakalarını önlemenin en etkili yolunun sigarayı bırakmak olduğunu belirtiyor: “Hastanemizde sigarayı bırakma poliklinikleri mevcut. Hekim arkadaşlarımız burada ciddi bir mücadele veriyor. Geçen yılki verilerimize göre, hastanemizin sigara bırakma oranı yüzde 65. Kanser tanısı alan her hastayı mutlaka bu polikliniklere yönlendiriyoruz. Kanser geçmişi olmayan, sadece kontrol için gelen hastaları da bu polikliniğe yönlendirmekteyiz. Sigarayı bırakmak isteyen tüm hastalar için başvuru şart.” (Yeni Şafak)