BİRFİNANSCİ.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
ABD hisse senetleri, tarihinin en yüksek seviyelerine ulaşmış durumda. Financial Times’ın raporuna göre, büyük ölçekli teknoloji hisseleri ve diğer Wall Street hisselerinin ABD devlet tahvillerine kıyasla oldukça pahalı seviyelerde işlem görmesi, bazı yatırımcılar için endişe kaynağı olmaya devam etmekte.
Bloomberg verilerine göre çarşamba günü yeni bir rekor kıran ABD hisse senetleri, S&P 500 Endeksi’nin tahmin edilen kazanç getirisini %3,9 seviyesine düşürdü. Aynı zamanda, ABD Hazinesi tahvillerindeki yoğun satışlar 10 yıllık tahvil getirilerini %4,65 seviyesine taşıdı.
Bu iki değer arasındaki fark, yatırımcılar tarafından hisse senedi risk primi olarak adlandırılmaktadır. Son elde edilen rakamlar, borsaya yatırım yapan kişiler için ödenen risk priminin negatif bir değer kazandığını göstermektedir. Financial Times’a göre, bu duruma en son 2002 yılında dot-com balonunun patlama döneminde rastlanmıştı.
Varlık yöneticisi GMO’nun Eş Başkanı Ben Inker, “Yatırımcıların, ‘Bu hakim teknoloji şirketlerine sahip olmak istiyorum ama aynı zamanda çok fazla risk primine sahip olmayı da istemiyorum’ şeklindeki algısı, bana oldukça çılgınca bir tutum gibi geliyor” demiştir.
Birçok analist, ABD hisse senetlerindeki bu yüksek fiyatlandırmayı ‘tüm balonların en büyüğü’ olarak değerlendirmekte. Balonun oluşmasındaki etkenler arasında, ABD’nin ekonomik büyüme ve bilançolarındaki iyimserlik yer almakta ve pek çok yatırımcının ‘Muhteşem Yedili’ olarak bilinen hisselerini portföylerinden çıkarmayı göze alamaması sıralanmaktadır.
Inker, “Müşterilerimizden aldığımız geri dönüşler, bir yandan piyasaların olağanüstü yoğunlaştığı ve borsanın aşırı yüklendiği konusundaki kaygıları yansıtıyor. Diğer yandan, ‘Bu egemen şirketlere sahip olmamız gerektiği’ yönünde bir tutum da görmekteyiz” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Hisse senedi risk primi kavramı, çoğu zaman ‘FED modeli’ olarak anılmaktadır. Bunun nedeni ise Alan Greenspan’ın ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı olduğu dönemde bu modele sık sık referans vermesidir.
Bazı analistler, risk priminin yalnızca hisse senedi bilanço getirileri ile enflasyon ile düzeltilmiş ABD tahvil getirileri arasında kıyaslanması gerektiğini savunarak, risk priminin ‘negatif’ bir değere inmeyeceğini ancak ‘dotcom döneminden bu yana en düşük seviyelerde’ gözlemlenebileceğini belirtmektedirler.
Aradski, hisse senetlerinin fiyatlandırılmasının çok fazla göz ardı edildiği düşüncesinde ve borsa uzmanı, bilanço getirilerinin hisse senetlerinin gelecekteki reel toplam getirisi için dolaylı bir gösterge olduğuna dikkat çekmektedir.
Şirketlerin kâr marjlarının tarihsel ortalamaların üzerinde olduğunu vurgulayan kıdemli analist, tarihsel normlara geri dönüşü beklediğinde şirketlerin bilanço büyümesinin ‘zayıf’ olabileceği konusunda uyarıda bulundu.
Legal & General’ın Varlık Yönetimi Departmanı Makro Başkanı Chris Jeffrey de ABD hisse senetleri için, “Bizi temkinli hale getirecek çok sayıda uyarı işareti mevcut. Temel bir endişe kaynağı ise ABD hisse senetleri ile ABD dışı hisse senetlerinin fiyatlandırılmasındaki farklılık” diye konuştu.
Sayfada yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımıyor ve yatırım danışmanlığı kapsamında değerlendirilmemelidir. Yatırımcı profiline uygun olmayabilir.