Afyonkarahisar’da 13 Ekim tarihinde merkez üssü Sinanpaşa ilçesi olan 4.4 büyüklüğündeki deprem, sadece kent merkezinde değil, çevre il ve ilçelerde de hissedildi. Bu durum, kentte büyük bir korkuya neden olurken, sosyal medyada Afyonkarahisar’da 7 ve üzeri büyüklüğünde depremler olabileceği yönünde iddialar gündeme geldi.
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi (DUAM) Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özkaymak, “Bu depremleri merkezimiz detaylı bir şekilde analiz etti. Kandilli Rasathanesi ve AFAD’dan elde edilen veriler ile üç boyutlu mekanizmayı incelediğimizde, bu depremlerin Gecek fayından kaynaklandığını belirledik. Gecek fayının, Afyonkarahisar’ın kuzeybatısında yaklaşık 10 kilometre uzunluğunda, doğu-batı uzanımlı bir yapıda olduğunu söyleyebilirim. Bu fay üzerinde 1977 yılından itibaren ilk sismik aktiviteler başlamış durumda. Geçmişini incelediğimizde, o tarihten günümüzde kadar toplamda 70-75 civarında küçük sismik aktivitelerin meydana geldiğini gözlemledik” dedi.
6.8 BÜYÜKLÜĞE KADAR DEPREM OLABİLİR
Afyonkarahisar’da büyük bir deprem beklenen fayların olmadığını belirten Özkaymak, “Elbette ki, vatandaşlarımız bu durumdan dolayı tedirgin oldu. Ardışık depremler yaşanınca ve bunlarla ilgili sosyal medyada veya haberlerde pek çok açıklama yapılmaya başlanınca, 7.2 büyüklüğüne kadar depremlerin yaşanabileceği konusunda çeşitli iddialar ortaya atıldı. Ancak Afyonkarahisar’daki fayları incelediğimizde, bilimsel olarak büyük bir depremin beklendiği bir fayın söz konusu olmadığını ifade edebilirim. Ama bu durum, bölgemizde yıkıcı depremler olamayacağı anlamına gelmez. Yani Afyonkarahisar’da 6.8 büyüklüğünde depremler meydana gelebilir. Bu bir potansiyeldir ve bu, yakın gelecekte bir deprem olacağı anlamına gelmiyor. Ayrıca, bir fay üzerinde deprem bekleyebilmemiz için, o fayın deprem tekrarlama periyodunu bilmemiz gerekiyor. O fayda meydana gelen en son yıkıcı depremin bilgisi de bizim için önemlidir. Şu anda Afyonkarahisar’da böyle bir bilgiye sahip değiliz” diye ekledi.
‘DEPREM, JEOTERMAL AKTİVİTELERLE Mİ İLİŞKİLİ?
Afyonkarahisar’da 1970’lerde jeotermal faaliyetlerin başladığını aktaran Özkaymak, bu bölgede 1977 yılından beri depremlerin gerçekleştiğini vurguladı. Prof. Dr. Özkaymak, bu konuyla ilgili şu açıklamada bulundu:
“Gecek fayı üzerinde, jeotermal aktiviteler ve faaliyetler uzun bir süredir sürdürülmekte. 1970’lerden itibaren başlayan jeotermal faaliyetlerin günümüze kadar yoğunluğu, özellikle 2010 sonrasında artış göstermiştir. Kuyu sayısı ve sondajların artırılmasıyla birlikte, Ömer-Gecek jeotermal sahasında 1000 metreye kadar derinliklerden sıcak su ve buhar elde edilmekte ve yerine su enjekte edilmektedir. Bu tür aktiviteler mevcut. Dünyanın farklı bölgelerinde yapılan araştırmalar, bu tarz jeotermal santrallerin, mikro ölçekli depremlere sebebiyet verebileceğini göstermektedir. Dolayısıyla burada dikkat çekici olan, Ömer-Gecek bölgesindeki jeotermal faaliyetlerin 1970’lerin başlangıcını takip eden süreçte de mikro sismik aktivitelerin ortaya çıkmasıdır. Bu durumda şu soruyu sormamız gerekli; ‘Afyonkarahisar’da meydana gelen mikro sismik aktiviteler acaba jeotermal faaliyetlerden dolayı mı tetiklenmektedir?’ Bunu detaylı bir şekilde incelememiz gerekiyor.”
Türkiye’nin, jeotermal potansiyel açısından dünyada yedinci sırada yer aldığına dikkat çeken DUAM Müdürü Prof. Dr. Çağlar Özkaymak, Afyonkarahisar, Aydın, Salihli, Manisa ve Doğu Anadolu bölgesinin de içinde bulunduğu Akşehir-Simav fay sistemi içinde birçok jeotermal alan bulunduğunu belirtti. Bu bölgelerde jeotermal faaliyetlerin aktif olarak yürütüldüğünü ifade eden Özkaymak, buralara sismometrelerin kurulması gerektiğini de dile getirdi.