Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), “Küresel Borç Monitörü” raporunu kamuoyuna duyurdu.
Bu rapora göre, 2023 yılının üçüncü çeyreğinde dünya genelinde toplam borç miktarı 323 trilyon dolara ulaştı.
Geçtiğimiz yılın aynı döneminde ise bu rakam 302,4 trilyon dolar olarak kaydedilmişti.
Küresel borcun gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranının, Kovid-19 salgını sürecinde ulaştığı zirveden yaklaşık 30 puan daha düşük seviyede olduğu dikkat çekiyor.
Özellikle Türkiye ve Yunanistan, toplam borç oranlarında önemli bir azalma kaydederken, Macaristan, İrlanda, Nijerya, İsveç ve Brezilya, 2024 yılının ilk üç çeyreğinde en yüksek borç artışını yaşayacak ülkeler arasında yer aldı.
Yunanistan, Pakistan, Türkiye ve Japonya, bu süreçte kamu borcunun GSYH’ye oranında en belirgin düşüşü gösterdi.
Küresel kamu borcunun 2028 yılına kadar 130 trilyon dolara yaklaşması bekleniyor
2024 yılı sonuna kadar küresel borcun yaklaşık 8 trilyon dolar artışla 320 trilyon dolara çıkacağı öngörülüyor. 2025’ten itibaren kamu borçlanmalarının artması bekleniyor.
Halihazırda 95 trilyon dolar civarında seyreden küresel kamu borcunun, 2028 yılına kadar 130 trilyon dolara yaklaşacağı tahmin ediliyor.
Borç seviyelerinin, özellikle net sıfır hedefleri ve iklim taahhütleri doğrultusunda gereken iklimle ilgili harcamalar göz önünde bulundurulduğunda yükselebileceği, böyle bir senaryoda ise küresel kamu borcunun 2028 yılına kadar 170 trilyon dolara ulaşabileceği belirtiliyor.
Enflasyonist baskılar büyüme tahminlerini olumsuz etkileyebilir
Sektörler bazında incelendiğinde, 2023 yılının üçüncü çeyreğinde hanehalklarına ait borçlar 61,6 trilyon dolar, finansal olmayan şirketlere ait borçlar 93,4 trilyon dolar, kamuya ait borçlar 95,4 trilyon dolar ve finansal şirketlere ait borçlar ise 72,5 trilyon dolar olarak hesaplandı.
Türkiye’de, borçların GSYH’ye oranlarına bakıldığında, yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine kıyasla hanehalkına ait borçların yüzde 11,7’den yüzde 9,9’a, finansal olmayan şirketlere ait borçların yüzde 50,2’den yüzde 40,7’ye, kamuya ait borçların yüzde 32,5’ten yüzde 28,1’e ve bankalar gibi finansal şirketlere ait borçların yüzde 19,1’den yüzde 16,5’e gerilediği görülüyor.
Raporda, artan jeoekonomik parçalanma döneminde genişleyici mali politikalar izlemenin güçleşebileceği, ticaret gerginliklerinin, özellikle tedarik zincirindeki kesintilerin artması ve kamu maliyesinin sıkılaşmasıyla birlikte enflasyonist baskıların yeniden ortaya çıkabileceği ve bu durumun büyüme beklentilerini zayıflatabileceği vurgulanıyor.
Sayfada bulunan bilgiler tavsiye niteliği taşımamakta olup yatırım danışmanlığı kapsamında değerlendirilmemelidir. Bu bilgiler, yatırımcı profilinize uygun olmayabilir.