Bir Finansçı – Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), birim fiyatları belirlenmeyen elektrik fiyatlandırma uygulaması başlaması durumunda yasal yollara başvuracaklarını açıkladı.
EMO, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın yüksek enerji tüketen hanelere yönelik sübvansiyonların kaldırılacağına dair yaptığı açıklamalara ilişkin bir basın toplantısı gerçekleştirdi.
49. Dönem Yönetim Kurulu imzasıyla yayımlanan bildiride, elektrik faturalarında birim fiyat belirtmeden faturalandırma yapılacak olursa konunun mahkemeye taşınacağı belirtildi.
“KAMU ZARARI HER GÜN BÜYÜYOR”
Elektrik faturalarının sübvansiyonlarla belirli bir seviyede tutulabildiği iddiasının, piyasa yapısındaki karmaşayı ve sistemin büyük bir açmaz içinde olduğunu gösterdiğini dile getiren EMO, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı açıklamaya dikkat çekti. Şimşek, 2024 yılı bütçesinden Kamu İktisadi Teşebbüsleri’ne (KİT) aktarılacak 748,7 milyar TL’nin 500,4 milyar TL’sinin enerji sübvansiyonları için kullanılacağını belirtmişti. 2023 yılında da enerji sübvansiyonları için 272,2 milyar TL harcandığı vurgulandı. Bu kaynakların, hanelere ucuz enerji sağlamak için değil, artan tahsilat sorunları nedeniyle enerji şirketlerinin gelir ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kullanıldığı ifade edildi. Özel sektörün kontrolüne bırakılan elektrik üretiminde ve dağıtımında maliyetlerin bir türlü dengelenememesi nedeniyle kamu zararının her geçen gün arttığı kaydedildi.
Elektrik dağıtım bölgelerinin özelleştirme programına alındığı 2004 yılından bu yana maliyetlerin düştüğü durumlarda bile zam yapılmak zorunda kaldığına dikkat çeken EMO, kurulmuş olan güç kapasitesi ve üretim fazlalığına rağmen maliyetlerin sürekli olarak şişirildiğini ve satış fiyatlarının düşürülmediğini ifade etti.
“SON KAYNAK LİMİTİ ENFLASYONU ARTIRIYOR”
Açıklamada Son Kaynak Tedarik Tarifesi Tebliği çerçevesinde serbest piyasa maliyetlerinin doğrudan yansıtıldığı büyük tüketici limitinin her geçen gün düşürülerek daha fazla sanayi ve ticarethane için uygulanır hale getirildiği belirtildi. Tebliğ kapsamındaki tüketicilerin ikili anlaşmaları yoksa serbest piyasa maliyetlerine doğrudan tabi oldukları aktarıldı. Spot piyasalarda uzun süredir oluşan fahiş fiyatlar nedeniyle tedarikçilerin ikili anlaşma yapmaktan kaçındıkları, bu durumun da tüketicileri tahmin edilemez fiyatlara mahkûm ettiği ifade edildi. Bu koşullarda enerji maliyetlerini artıran kuruluşların, artışları doğal olarak fiyatlarına yansıtarak, tüketicilere ek yük getirdikleri bildirildi.
“LİMİT DÜŞÜŞÜ KRİZ YARATACAK”
Son Kaynak Tedarik Tarifesi’nin kapsamındaki tüketim miktarının 2024 yılı için mesken ve tarımsal faaliyetler için yıllık 100 milyon kWh, diğer tüketici grupları için de yıllık 1 milyon kWh olarak belirlendiği hatırlatıldı. EPDK’nın 2025’ten itibaren konut aboneleri için bu limitin yıllık 5 bin kWh düzeyine düşürülmesi yönündeki haberler gündeme geldi. Bu derece bir limit kısıtlamasının, tarife yapısını köklü şekilde değiştireceği vurgulandı. Aylık ortalama 417 kWh enerji tüketen, yani Ekim 2024 itibarıyla ortalama 1050 TL fatura ödeyen konut abonelerinin bu düzenleme kapsamına gireceği ileri sürüldü. Böylece EPDK’nın belirlediği ulusal tarifeden faydalanabilecek abone sayısının oldukça azalacağı kaydedildi.
EMO’DAN HUKUKİ GİDİŞAT
EMO, sıradan tüketicilerin yaşadığı konutlara sunulacak hizmetin bedelinin belirsiz hale getirilemeyeceğini savunarak, enerjiye erişimin temel bir insan hakkı olduğuna ve bu hizmetin kamu hizmeti olarak yürütülmesi gerektiğine dikkat çekti. Elektrik hizmetlerinin özelleştirilmiş olsa bile, etkin bir kamu denetimine tabi olması gerektiği vurgulandı. Ayrıca tüketicilerin birim enerji maliyetini önceden bilmemesinin kabul edilemez olduğu belirtildi. Yüksek tüketimden dolayı zaten yüksek bedel ödeyen abonelere ek bir yük bindirmenin mantıksız olduğu ifade edildi ve bu tür bir düzenlemenin hukuki dayanağının olmadığı bilgisini kamuoyuyla paylaştı.
“ÇÖZÜM KAMU YATIRIMLARI VE TOPLUMCU ENERJİ PROGRAMI”
EMO’nun açıklaması şöyle son buldu: “Tedarikçisini seçme hakkının dahi gerçek manada uygulanamadığı bu serbest piyasanın vatandaşlara maliyeti artık sürdürülebilir bir seviyeye ulaşmamıştır. Enerji maliyetlerinin enflasyon üzerindeki etkisini azaltmak adına kamu, enerji ihalesi yerine doğrudan yatırım yapma yoluna gitmelidir. Ekonomik krizle başa çıkabilmek için toplumcu bir enerji programının hayata geçirilmesi elzemdir. Bu kapsamda elektrik sektöründe üretimden dağıtıma kadar tüm süreçleri yönetebilecek dikey entegre bir kamu tekeli yeniden kurulmalıdır. Geçiş sürecinde kamu kaynaklarının belirsiz bir şekilde özel sektöre aktarılması yerine, kamulaştırma işlemlerini gerçekleştirecek Kamulaştırma İdaresi Başkanlığı’nın kurulması gerekmektedir.”