Esad’ın İlk Açıklaması: “Ülkeyi Planlı Olarak Terk Etmedim”

Suriye’de 13 yılı aşkın bir süredir devam eden iç savaş, 7 Aralık’ta muhalif güçlerin Suriye’nin başkenti Şam’ı ele geçirmesi ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad‘ın ülkeden ayrılmasıyla son buldu. Devrik lider Beşar Esad ve ailesi, bu süreçte Moskova’ya sığındı.

Moskova’ya kaçtıktan sonra ilk kez, Beşar Esad resmi bir açıklama yaptı.

Esad’ın açıklaması şöyle:

“Suriye’ye terörizmin yayılması ve 7 Aralık 2024 Cumartesi akşamı başkent Şam’a ulaşmasıyla birlikte, Suriye Devlet Başkanı’nın geleceği ve durumu hakkında çeşitli sorular ortaya çıktı. Bu ortam, gerçeği yansıtmayan karmaşık ve yanıltıcı hikayelerin yayılmasına yol açtı ve uluslararası terörizmin ‘Suriye’nin kurtuluş devrimi’ kisvesi altında kök salmasına zemin hazırladı.

Milletimizin tarihinde, gerçeğin bir yerinin olması gereken bu kritik dönemde, bazı konuların netlik kazanması amacıyla bir açıklama yapılması gerekmektedir. Mevcut koşullar nedeniyle iletişimimiz kesilmiştir; bu nedenle bu bilgilendirmeyi yapmak istiyorum. O gün yaşananlara dair daha detaylı bilgilere ilerleyen zamanlarda değineceğim.

Her şeyden önce, söylendiği gibi planlı bir şekilde ülkeyi terk etmedim; çatışmaların son anlarında bile orada kaldım. Aksine, 8 Aralık 2024 Pazar günü sabahına kadar Şam’da görevime devam ettim. Terörün Şam içerisinde yayılması üzerine, Rus dostlarımla birlikte, olayı onlardan takip etmek amacıyla Lazkiye’ye geçiş yaptım. Hmeymim üssüne ulaştığımda, Suriye kuvvetlerinin tüm hatlardan geri çekildiği, son askeri mevzilerin düştüğü ve bölgedeki durumun kötüleştiği ortaya çıktı. Rus askeri üssüne yönelik saldırılar, insansız hava araçları nedeniyle giderek arttı. Üsten herhangi bir yere hareket etmenin imkansız hale geldiği bir durumda, Moskova üs komutanlığından, 8 Aralık Pazar akşamı Şam’ın düşmesinden bir gün sonra, derhal Rusya’ya tahliye işlemlerinin güvence altına alınması talebi geldi. Bu durum, son askeri mevzilerin düşmesi ve diğer devlet kurumlarının işlevselliğinin kaybolmasıyla gerçekleşti.

Bu olaylar sırasında, sığınma ya da istifa konusunu ben veya başka bir kişi gündeme getirmedi. Tek sunulan seçenek, terör saldırısına karşı mücadeleye devam etmek oldu.

Bu bağlamda şunu vurgulamak isterim ki; savaşın başından bu yana ülkesinin kurtuluşunu kişisel çıkarlarla değiştirmeyi reddeden birisi oldum. Halkımı güvencelerin karşılığında satmayı da kabul etmedim. Aynı zamanda, ordusunun subay ve askerleriyle birlikte, çatışmanın en çetin noktalarında teröristlere yalnızca birkaç metre mesafede durdum. Savaşın en zorlu dönemlerinde ülkesini terk etmeyen, ailesi ve halkıyla birlikte terör bombardımanlarına karşı direnen kişi ben oldum. Filistin ve Lübnan’daki Suriye dışı direnişi asla terk etmeyen ve birlikte savaşan müttefiklerine ihanet etmeyen bir kişi, halkını ve ordusunu terk eden biri olamaz.

Kendi şahsi çıkarlarım için iktidar peşinde koşan biri olmadım; aksine, destekleyen adanmış bir halktan aldığım güçle bir ulusal proje yürüttüm. O halkın iradesinin kesinliği ve devletini koruma sorumluluğuna sahip olmanın bilinci içindeyim. Devletin terörizmin eline düşmesiyle makamın kendisi anlamsız hale geliyor. Bu durum, Suriye’ye ve halkına olan köklü ulusal bağlılığımı asla terk ettiğim anlamına gelmez; bu bağlılık, durumdan bağımsız, Suriye’nin özgür ve bağımsız bir şekilde geri döneceğine dair umutla dolu bir bağlılıktır.”

 

 

 

 

 

 

İlgili Yazılar

Sağlık Bakanlığı, Üç Yeni Uzman Yardımcısı İstihdam Edecek!

Sağlık Bakanlığı’nda Yeni Bir İstihdam Fırsatı: Uzman Yardımcıları Aranıyor!

Adalet Bakanlığı, 20 Yeni Stajyer Kontrolör Alımı Gerçekleştiriyor!