Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Ofisi, Kasım 2023 ile Nisan 2024 tarihleri arasında Gazze’deki sivil ölümlerine ve uluslararası hukukun ihlallerine dair kapsamlı bir rapor yayımladı.
Rapor, sivil nüfusa karşı gerçekleştirilen yaygın veya sistematik saldırıların insanlığa karşı suç kapsamına girebileceğini vurgularken, ulusal, etnik veya dini grupların tamamen ya da kısmen yok edilmesine yönelik saldırıların “soykırım” olarak tanımlanabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
Belgede, İsrailli yetkililerin çatışmanın sona ermesinin Gazze’nin tamamen tahrip edilmesine ve Filistinlilerin göç etmesine bağlı olduğuna dair sürekli açıklamaları dikkat çekiliyor. Bu tür söylemlerin, Filistinlilere karşı ayrımcılığı ve düşmanlığı meşrulaştırmaya yönelik çabaları belgelendiği ifade ediliyor.
BM İnsan Hakları Ofisi, Gazze’de gerçekleştirilen saldırılar, bombardımanlar ve diğer eylemler sonucunda yaşamını yitirenlerin kimliklerini doğruladı. Rapor, “Ölümlerinin yaklaşık yüzde 70’inin kadın ve çocuklardan oluştuğu tespit edildi. Bu durum, uluslararası insancıl hukukun temel ilkelerinin -ayrımcılık ve orantılılık da dahil- sistematik bir şekilde ihlal edildiğini göstermektedir. Doğrulanmış ölümlerin yaklaşık yüzde 80’i konut ya da benzeri mekanlarda gerçekleşti. Bunların yüzde 44’ü çocuk ve yüzde 26’sı kadın.” şeklinde bilgi verdi.
Gazze’deki ağır insan hakları ihlalleri ve muhtemel savaş suçlarıyla ilgili hesap verme çağrısı yapılan belgede, “Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) geçici tedbirlerle ilgili kararları, İsrail’in soykırım ve buna bağlı yasaklı eylemleri önleme, koruma ve cezalandırma konusundaki uluslararası yükümlülüklerini hatırlatmıştır.” denilmektedir.
“İsrail’in uluslararası yükümlülüklere uyması zorunludur”
Raporun yorumlarına yer verilen BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, İsrail’in bu yükümlülüklere derhal ve eksiksiz bir şekilde uyması gerektiğini belirtti.
Türk, raporda belirtilen ihlaller ve İsrail’in Gazze’nin kuzeyindeki saldırılarının yanı sıra BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) faaliyetlerini etkileyen yeni mevzuatı göz önünde bulundurulduğunda, İsrail’in uluslararası yükümlülükleri yerine getirmenin daha da acil olduğunu ifade etti.
Uluslararası hukukun ciddi şekilde ihlal edildiğine dair iddiaların, güvenilir ve tarafsız yargı organları aracılığıyla titizlikle araştırılması gerektiğine dikkat çeken Türk, tüm bilgi ve delillerin toplanmasının önemini vurguladı.
Türk, ülkelerin savaş suçlarını önlemek için harekete geçme yükümlülüğünü hatırlatarak, mevcut çatışma bağlamında Uluslararası Ceza Mahkemesi dahil hesap verebilirlik mekanizmalarının desteklenmesi gerektiğini belirtti.
BM üyesi ülkelerini, uluslararası hukuk çerçevesinde yükümlülüklerine uygun olarak çatışmaya taraf olan bir ülkeye silah satışı, askeri veya mali destek sağlarken dikkatli olmaya çağıran Türk, “Bu desteğin, uluslararası hukukun ciddi şekilde ihlal edilme riski taşıması halinde sona erdirilmesi gerekmektedir.” ifadesini kullandı.
Türk, “Sivillerin olağanüstü şekilde öldürülmesi ve yaralanmasının, uluslararası insancıl hukukun –saldırıda ayrımcılık, orantılılık ve önlem ilkeleri gibi- temel ilkelerine uyulmamasının doğrudan bir sonucu olduğunu göstermektedir. Maalesef, belgelenen bu ihlaller, savaşın başlamasından bir yıl sonra bile azalmadan devam etmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Gazze’deki şiddetin acilen sona ermesi gerektiğini yineleyen Türk, Filistinli esirlerin ve keyfi olarak gözaltında tutulanların serbest bırakılmasının yanı sıra Gazze’ye büyük ölçekli insani yardımların ulaştırılması gerektiğini de vurguladı.
Sayfada yer alan bilgiler yalnızca bilgi verme amaçlıdır ve yatırım danışmanlığı kapsamına girmemektedir. Yatırımcı profilinize uygun olmayabilir.