Türk Ekonomisinin Yeni Hikayesi Cari Fazla

Dillere destan olan Ağustos şokunun ardından, Türk ekonomisinin yeni hikayesi yazılmaya başlandı. Bu yeni hikayede döviz kurunun geldiği yeni seviye nedeniyle ciddi oranda ithal ara madde bağımlısı üretim modelimizde maliyetler artarken, alım gücünün düşmesiyle tüketim yavaşladı. Öte yandan bu yükseliş ihracatçılarımıza önemli maliyet avantajı sağladı.

Türk Ekonomisinin Hikayesi

Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçilerin görece alım gücünün yükselmiş olması da turizm sektöründe yeni rekorların kapısını açtı. Çizdiğimiz bu ana tablonun işaret ettiği gerçek ise her ay daha da düşen yıllıklandırılmış cari açığımız oldu. Nitekim 12 aylık kümülatif cari açık verisi 8,6 milyar dolar ile Ocak 2004’ten bu yana en düşük seviyesine indi.

Bu hızla gittiğimizde önümüzdeki birkaç ay içerisinde 1990’lı yıllardan bu yana ilk defa on iki aylık dönemler içerisinde fazla vermiş olacağız. Bu durumun yansımaları ise hem olumlu hem de olumsuz. Olumsuz çünkü, büyüme modelimiz bize tek bir şey söylüyor.

İthal etmezsen büyüyemezsin. Hem enerji noktasında hem de ara madde noktasında ithal bağımlı olmamız büyümemizi cari açık vermeye bağımlı hale getiriyor. Tabii ki bu böyle olmak zorunda değil. İkameci politikalarla ithal girdilerin yurt içinde üretimi sağlanabilir. Ancak böylesi bir politika ve büyüme modeli değişikliği orta ve uzun vade planlaması içine giriyor. Çarkların eskisi gibi dönebilmesi için kısa vadede yeniden cari açık vermemiz gerekiyor.

Bardağın dolu tarafından bakacak olursak da Türkiye ihracat çeşitlendirmesi sayesinde kurdaki bu ani değişime hızlı bir şekilde adapte oluyor. Cari açıktaki düşüş bunun en önemli göstergesi.

Benzer bir şoku Arjantin yaşarken şok karşısında ödemeler dengesinin kendisini düzeltmesi bizdeki kadar hızlı gerçekleşememişti. Bu durum bizi kırılgan hale getiren döviz ihtiyacımızı azaltıyor. Borç çevirme oranlarımızın da düşmesiyle rezervler konusunda elimiz daha güçlü hale geliyor. En nihayetinde döviz talebimizin olmadığı ortamda, değişimlerden de minimum ölçüde etkileniriz. Ancak bu durum sürdürülebilir değil. Eski hatalarımızdan ders çıkararak ve modelimizi kademeli değiştirerek tercihimizi yeniden büyümeden yana kullanmalıyız..

Düşüşü daha muhtemel görsek de, Dolar/TL bıçak sırtı..

Geçtiğimiz hafta tepki alımı olarak nitelendirdiğimiz yükseliş ile 5,93 seviyesini gördük. Fakat bu seviyelerde gün kapanışı gözlenmedi, en yüksek gün kapanışı 5,89 oldu. S-400 sistemleri ile ilgili daha keskin ifadelerin kullanılması ve İBB seçimleri kırılganlık oluşturmaya devam ediyor. Bununla birlikte TCMB’nin düşen enflasyon verisine rağmen faizlerde değişime gitmemesi ve kısa vadede gideceği sinyali vermemesi önemliydi. TCMB’nin yüksek derecede temkinli duruşu kırılganlıklara karşı güçlü bir direnç sağlıyor.

Türk ekonomisinin yeni hikayesi yazılmaya başlandı.

İlgili Yazılar

RTÜK Başkanı Şahin: Şiddet Konusundaki Kararlarımızın Eleştirilmesi Adaletsizliktir

Erdoğan, Aliyev ile Telefonla Görüşerek İlişkileri Güçlendirdi

BM Raportörü: Esad Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde Hesap Vermeli