TÜREB Başkan Yardımcısı Işık: Lisanslı Depolama Projelerinin Sadece Bazılarını Gerçekleştirmek Mümkün!

MEHMET KARA

Türkiye’nin elektrik sektörü, depolamalı rüzgâr ve güneş enerji santrali projeleriyle gündemde. Yenilenebilir kaynakları daha etkin kullanma amacı güden depolamalı yatırımlar, dışa bağımlılığı azaltmak için önemli bir fırsat sunuyor. Bu yatırımlar, yerli kaynakların daha fazla entegre edilmesi ve ulusal elektrik iletim şebekesindeki dengesizliklerin giderilmesi açısından da kritik bir rol üstleniyor.

Ancak, ön lisans alımının üzerinden iki yıl geçmesine rağmen, henüz lisanslı bir depolama tesisi bulunmuyor. Peki, bu lisanslar ne zaman yatırımlara dönüşecek? Hangi oranda projeler hayata geçirilebilecek? Sektördeki yatırımları engelleyen unsurlar neler? Bu sorulara yanıt aramak için Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkan Yardımcısı Uğur IŞIK ile bir araya geldik.

Sektör durumunu ve oyuncuların mevcut psikolojisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’nin rüzgâr endüstrisi, iki yıl önceki tartışmalardan çizgiyi değiştirdi. Önceleri sürekli olarak kapasite eksikliği dillendirilirken, bugün 25.000 MW’lik ön lisans almış kapasite bulunuyor. Bu kapasitenin yaklaşık 18.000 MW’ı depolamalı rüzgâr enerji santrallerinden oluşmakta. Kalan kısım ise mevcut santrallerin kapasite artışları ya da geçmişteki ihalelerden kalan kapasiteler olarak değerlendirilmektedir. Özetle, şu an kapasite sorunuyla karşı karşıya değiliz.

Günümüzde sektörün gündeminde neler var?

Günümüzde, bağlantı hakkı almış projelerin hayata geçiş süreçleri ve bu süreçlerdeki öngörülebilirlik eksikliği önem kazandı. Sektörümüzü yönlendiren bakanlığın her yıl en az 2 gigavat (GW) yeni YEKA ihalesi düzenleyeceğine dair açıklamaları sektörde umut yaratıyor. Bu öngörü, yerli sanayi yatırımlarını teşvik edecek ve yatırımcıların makul fiyatlarla ihalelere katılımlarını sağlayacaktır.

Önceki ihalelerde durum nasıldı?

2017 ve 2018 ihalelerinde, yeterli kapasite arzı olmadığında yatırımcılar düşük fiyatlara lisans almak için yarıştı. Günümüzde daha fazla kapasite taahhüt edildiğinde, yatırımcıların daha makul fiyatlarla projelerini ürüne dönüşmesi sağlanabilir.

Depolamalı elektrik üretim lisansları ihalesiz verildi ancak…

Depolamalı projeleri nasıl finanse edeceğimiz konusunda belirsizlikler mevcut. Taban fiyatımızın 49,5 mi yoksa 58,5 mi olacağı gibi sorular yanıtsız kalıyor. Belirsizlikler, rüzgâr enerji projelerinin devreye girmesini engelleyebilir.

Büyük depolama yatırımları yerine şebekeyi geliştirecek kapasitör yatırımları yeterli olmaz mıydı?

Bu sorunun yanıtı teknik detaylara dayanıyor. TEİAŞ bu konuda daha net bilgiler sunabilir. Dünya genelinde depolama piyasaları, örneğin İngiltere’de oldukça gelişmiş. Bizim de burada hayata geçirdiğimiz projeler mevcut. Ancak Türkiye’de, açık ve liberal piyasa şartları olmadığı için yüksek dalgalanma ve arbitraj gelirlerinde kısıtlılıklar görülüyor.

Taban tavan fiyat uygulaması neyi engelliyor?

Türkiye elektrik piyasasında bu uygulama yüzünden dalgalanmalar kısıtlı kalıyor ve dolayısıyla depolamanın sağladığı arbitraj geliri etkileniyor. Yan hizmetlerde, TEİAŞ’ın belirli gereklilikleri var. Depolama tesisleri, doğalgaz santralleri ve diğer tesislerle birlikte yan hizmetler sağlayabiliyor. Ancak mevcut durum, depolama sistemlerinin yan hizmetlerden gelir elde etmesini zorlaştırmakta.

Finansman problemi mevcut mu?

Kesinlikle, zaman zaman depolamalı projelerin maliyetlerini karşılamakta zorlanıyoruz. Bunun için yerli katkının artırılması, taban fiyatların yükseltilmesi veya maliyetlerin zamanla azaltılması gibi alternatifler üzerinde durulması gerekiyor. Bu konuların netleşmesi, bakanlıkla yapacağımız görüşmelere bağlı.

Depolamalı projelerde santral ve depolama kısımlarını ayrı değerlendirmek mümkün mü?

Depolamalı projelerde kapasite tahsisi, depolama kurma yükümlülüğü ile sıkı bir şekilde bağlı. Bu yükümlülüğün kaldırılacağını düşünmüyorum ancak alternatif yollarla bu konuda çözümler geliştirilebilir.

Depolama lisanslarının geçerlilik süreleri nelerdir?

Her ön lisansın ve lisansın belirli bir geçerlilik süresi var. Bu süreler, proje büyüklüğüne bağlı olarak iki ila üç yıl arasında değişim göstermektedir.

İki yıl doldu ancak henüz bir tesis inşa edilmedi…

Evet, bu doğru. Ancak proje geliştirme aşamalarında mücbir sebepler doğrultusunda süre uzatımına gidilebiliyor. Bazı projeler, arazi değişiklikleri gibi nedenlerle sürdürülebilir. Ancak verilen kapasitenin tamamının gerçekleştirilebileceğini düşünmüyoruz. Bazı yatırımlar, çeşitli nedenlerden dolayı gerçekleştirilemeyecek. Sürecin nasıl gelişeceği birlikte göreceğiz.

TÜREB olarak ne gibi taleplerde bulunuyorsunuz?

TÜREB’in ana hedefi, maksimum rüzgâr kapasitesini en kısa sürede devreye almak. Bunun için bakanlıkla iş birliği yaparak, projelerin hızlı bir şekilde hayata geçirilebilmesi için görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Ayrıca, projelerin finansmanı konusunda daha rahat koşullar sağlayacak stratejiler üzerinde çalışıyoruz.

RÖPORTAJIN VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ

Bir Finansçı / Aralık 2024

İlgili Yazılar

CW Enerji, 368 Milyon TL Değerinde İki Önemli Anlaşma Kaydetti!

SAYAS, Portekiz’e Rüzgar Enerjisi Ekipmanları Tedarik Edecek!

“Manici Turizm, Çanakkale’de 10 Yeni Jeotermal Sondaj Kuyusu ile Sektöre Hız Katacak”