Son zamanların trendidir; “ Ege‘de şirin bir yere taşınacağım, bırakacağım işi gücü oralarda doğayla, bağ – bahçeyle uğraşacağım.” İşte orası İzmir. Sanırım birçoğumuz için Ege kelimesi geçince, aklınıza ilk gelen yer İzmir olur.
Peki İzmir’e neden taşınmak istiyorsunuz?
İlk önce bu soruyu kendinize sorup, samimi olarak yanıt vermeniz gerekiyor. Sadece iş stresine daha fazla dayanamadığınız, kalabalıktan sıkıldığınız, yalnız kalmak istediğiniz için mi? Şayet öyleyse, pek heveslenmemelisiniz. Zira Türkiye’nin 3. Büyük şehri İzmir’ de o kaçtığınız sebeplerden muzdarip. Son 10-12 sene öncesine nazaran, nüfusu oldukça hızlı artan, ülkenin her yerinden normalinden fazla göç alan bir şehir halini aldı. Evet; çoğu açıdan ülkenin “ en ferah, ne özgür, en canlı “ şehirlerinden birisi, bu reddedilemez bir gerçek. Ama; sadece bu sebeplerle hayatınızı baştan aşağı değiştirecek bir karar almak için yeterli sebeplere sahip değilsiniz. İş hacmi İstanbul’a kıyasla elbette daha az. İş imkânları sektörel karakterinden ötürü daha az.
Genç nüfusu oldukça fazla, aynı şekilde emekli nüfusu da! Bu sebeple, özellikle İstanbul’a nazaran global şirket çeşitliliği, iş değiştirme olanakları ve tamamen sektör değiştirmek için kısıtlı imkanlara sahip. Turizm, tarım ürünleri, yarı sanayi yapısı ve hizmet sektörü olarak başlıca gelirlere sahip olsa da; onların dışında özellikle üretimin kısıtlı olduğu bir şehir. Süreklilik ise bu aşamada, en büyük sorun İzmir ekonomisinde.
İzmir Şehirleşme Yapısı ve Yaşam Koşulları
O açıdan, iş konusuna göre İzmir daha avantajlı sayılır. Sebebi ise; öncelikle üzerinde yaşayan insanların hoşgörü ve karşılıklı vatandaşlık haklarına daha çok saygı duyuyor olmasıdır. Şehirleşme olarak; İzmir dışında yaşayan çoğu büyük şehir vatandaşları, “ Büyük Bir Köy” olarak tanımlar İzmir’i. Bu konuda yanılıyorlar. Siyasi görüş ayrılıklarının ayyuka çıktığı bir şehir dahi olsa; kavga, küfür ve zarar vererek sorunların çözülmeyeceğinin bilincinde olan bir yurttaş kitlesine sahip. Sol görüşün ve Kemalist düşünce yapısına hâkim bir şehir oluşundan olsa gerek; insan haklarına oldukça bağlı toplulukların yaşam alanıdır.
Her koşulda, her zaman düşündüklerinizi dile getirebilirsiniz, ama unutmayın ki; kıvrak bir zekânız ve herkese yanıt verebilecek kadar sabrınız olması gerekiyor. Çünkü ummadığınız soruların yanıtlarını verirken bulabilirsiniz kendinizi. Şehirleşme atağı, son 5 senedir gözle görülür biçimde arttı. Şuan Türkiye’nin kısıtlı imkanlar ile oluşturulan en yeni ve geniş metro ağlarından birine sahip. Tabi, eksiklikleri de yok değil. Tecrübe edindikçe, eksiklerini ve hatalarını kabullenerek düzeltmeye çalışan bir belediyecilik anlayışı var. Çevre temizliği, rekreasyon alanlarının çoğalışı, belediyecilik hizmetlerinin “ insanı “ temel alacak biçimde yeniden şekillendirilmesi pozitif bir gelişme olarak gösterilebilir. Şehir merkezi içerisinde yaşayanlar için; İnciraltı , Sahilevleri ve Balçova tarafları hem nefes almak , hem de güzel bir gün geçirmek için oldukça uygun. Aynı şekilde 35,5 olarak adlandırılan Karşıyaka bölgesi içinde; Bostanlı, Şaşalı ve Bornova Küçük-Büyük park çevresi sakin ve oldukça dikkat çekicidir.
Taşındık diyelim, ya sonrası?
Taşınmaya karar verdiniz ve eşyaları yüklenip çıktınız yola ailecek. Tabii; evvelinden bazı araştırmalar yapmış olmanız lazım. Bütçenize ve yaşan stilinize göre semtleri araştırmanız lazım.
Örneğin; huzurlu ve sakin bir yer arıyorsanız , İzmir İnciraltı, Güzelbahçe tarafı tam sizlik. Köylerine ve şehir merkezlerine uzak alanları saymıyorum bile.
Ya da; hareketli bir yapınız var. Eğlenmeyi, sosyal ortamlarda bulunmayı seviyorsunuz. İzmir Alsancak tam size göre. Aynı şekilde 35,5 için Karşıyaka çarşısı etrafı. Neredeyse 7/24 hayat vardır. Bütçenizi düşünecek olursak ; İzmir’in birkaç istisna semti haricinde, kira ortalamaları 400-2000 TL arası değişir. Şuan Karşıyaka tarafı için en uygun kiralanabilir yerler, Çiğli bölgesi denebilir. Hem şehir merkezi sayılabilecek kadar aktif bir yere çok yakın, hem de sosyal imkanları oldukça iyi. 2+1 veya 3+1 evlerin kiraları 400-500 TL’den başlar ve devam eder.
Alsancak, Konak, Bornova Merkez, Gaziemir ve Balçova bölgeleri biraz daha tuzlu sayılır. Fakat; merak etmeyin, ulaşım konusunda artık merkeze uzak semt ve hatta köylere kadar otobüs ve metro imkanları olduğu için çokta fazla bir şey kaçırmazsınız İzmir’in güzelliklerinden faydalanmak için.
Eğitim imkanları çok geniştir. Özel etüt merkezleri, eski tabirleriyle dershaneler ve özel okullar oldukça yaygındır. Devlet okulları olarak da; Türkiye’nin ilk 5’inde yer alabilecek kadar iyi lise ve Üniversitelerine sahiptir. Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi bunlardan sadece iki örneği. Sanırım az da olsa, bu üniversitelerimiz hakkında bilgi ve fikir sahibisinizdir. Lise dengi okullar için, İzmir Atatürk Lisesi’ni her Türk vatandaşı hayatında bir kez olsun duymuştur. Tam bir eğitim efsanesidir.
Peki ya Turizm?
İzmir’i “ İZMİR” yapan özelliklerinden birisi şüphesiz, turizm alanları ve imkânları. Çeşme, Alaçatı, Karaburun, Selçuk, Efes, Foça ve Urla… Her semtin, her ilçenin ayrı ayrı saymakla bitiremeyeceğimiz güzellikleri vardır. Dilerseniz tarihi mekân meraklısı olun, dilerseniz gönlünce gecelere akmak isteyen haşarı bir genç. Deniz’in, Kum’ un ve Güneş’in başkenti İzmir’de özellikle yaz aylarında tekrar tekrar ziyaret etmekten sıkılmayacağınız yerleri, ömrünüzde bir kez olsun görmeniz gereken köyleri, yediğinizde bir daha unutamayacağınız yöresel lezzetleri vardır. Hani derler ya; “ Gel de gör…”
İşte buraları kelimelerle anlatmak yerine, ilk fırsatınızda gelip de bir görmeniz size önerimizdir.
İzmir konaklama ve otelcilik alanında da, birçok bölgesinde uluslararası standartları karşılayabilecek tesislere de sahip olması, sadece yerli ziyaretçileri değil – yabancı ziyaretçileri de cezbeden bir diğer avantajıdır.
Fazla uzatmada, bunca sebepten sonra tekrar bir gözden geçirin taşınma kararınızı. Gelin, gelmeyin demiyoruz 🙂
Ama kendiniz için en uygun sebebi yakaladığınızda, o sebebe inandığınızda gelin.
Gelmeye karar verdiyseniz, şimdiden Hoş Geldiniz o halde 🙂
1 Yorum