Dolar/TL Kuru: Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde 30 km derinliğinde güvenli bölge oluşturmak amacıyla sınıra askeri sevkıyat yapması olası ABD – Türkiye gerginliği ihtimaline karşı TL varlıklarında satışa neden oldu. Ayrıca geçtiğimiz hafta açıklanan enflasyon rakamları sonrası beklentilerin altında %9,24’e kadar gerileyen enflasyon verisi Merkez Bankası’nın 24 Ekim’deki Para Politikası Kurulu toplantısında faiz indirimi yapabileceği beklentilerine neden oldu ve TL’de satışlar görüldü.
Dolar/TL Kuru
Önümüzdeki hafta ABD ve Çin arasında 10 Ekim’de yeniden başlayacak olan ticaret müzakerelerinden çıkacak sonuçlar kur üzerinde etkili olur. Ayrıca beklentiden düşük gelen ABD istihdam verisi sonrası bu hafta açıklanacak olan ABD enflasyon verisinin zayıf gelmesi FED’in bu yıl 3. kez faiz indirimi yapması beklentilerini güçlendirebilir bu durumda doların küresel olarak zayıflamasına neden olabilir.
Teknik anlamda 2018 ağustos kur krizinden buyana sıkışmanın iyice arttığı turuncu üçgen önemli. Üçgenin yukarı doğru kırması kurda yukarı yönlü hareketi hızlandırır. Olumlu gelişmelerin olması durumunda ise 50 ve 200 günlük hareketli ortalamalar var. Burada destek seviyeleri olarak takip eder.
Parasal Sıkılaşma Olmadan Parasal Sıkılaşma
Çeşitli araştırmalara göre küresel olarak ortalamada son 200 yılın en düşük faizleri mevcut. Avrupa başta olmak üzere birçok gelişmiş ülkede negatif faizler hüküm sürüyor. Asıl meselemize geçmeden kısaca şu soruya cevap verelim. Peki bu kadar bu kadar bireysel ve kurumsal yatırımcı neden bu negatif faizli tahvilleri alıyor? Çünkü bu kurum ve şahıslar, bu tahvilleri ellerinde vadeye kadar tutma derdinde değil. Faizler düştükçe tahvil fiyatları yükseldiğinden sermaye karı yazma derdindeler.
Bu negatif faizlerin sebeplerinden bir kısmını biliyoruz. Avrupa ve Japonya gibi ülkelerde nüfus artışının durma noktasına gelmesidir. Hatta hem bugün hem de geleceğe dair büyüme beklentilerinin bu bağlamda sürekli aşağı yönlü gitmesi.
Bir diğer sebep ise, tahmin edilebileceği üzere merkez bankalarının dur durak bilmeyen tahvil alımları. Şimdi özellikle bu son noktada şöyle büyük bir soru işareti vardı: Negatif faizler demografi ve potansiyel büyüme gibi yapısal faktörlerin bir sonucu olduğundan, merkez bankaları tahvil alımlarını kesseler de faizler büyük ölçüde negatif bölgede devam mı eder; yoksa negatif faizler merkez bankalarının negatif faizlerin sürdürüleceği taahhüdüne piyasanın inancını gösterdiğinden merkez bankaları bu taahhütten cayarsa faizler de hızla yükselir mi?
Skor Tabelası
Geçtiğimiz hafta skor tabelasına bu ikinci argüman lehine bir gol kaydedecek bir olay oldu. Getiri eğrisinin aşırı yataylaşmasından rahatsız olan Japonya Merkez Bankası ki bir merkez bankasının getiri eğrisi yataylaşmasından neden korkması gerektiğini önceki yazılarımızda izah etmiştik- eğriyi tekrar dikleştirmek için 25 yıl ve üzeri vadelerde yaptığı alım miktarını düşüreceğinin ve 1-3 yıl arası vadelerde alımlarını artırabileceğinin sinyalini verdi.
Bu hamlenin ardından uzun vadeli tahviller hızla satış gördü ve dolayısıyla faizler yükseldi. Japon 10 yıllık tahvil ihalesinde talep yere çakıldı. Bu kaos neredeyse tüm gelişmiş ülkelerde olur. Böylece uzun vadeli tahvillerinde bir satış dalgasına dönüştü. Ancak bu tartışma henüz tam çözülmüş değildir. Hatta büyük Japon bankaları şimdiden tahvillerde olur. Ancak yaşanacak düşüşleri alım fırsatı olarak kullanacaklarının işaretini veriyorlar.
Japonya ve Tüm Merkez Bankaları
Normalde piyasa aktörlerinin amentülerinin başında «Merkez Bankası ile savaşma» yazar. Ama eğer bahsettiğimiz bankalar haklı ise, yani negatif faizler büyük ölçüde yapısal meselelerden kaynaklanıyorsa, bu merkez bankalarının para politikalarının tahmin edilenden de az etkili olduğu manasına geleceğinden Japonya Merkez Bankası bu savaşı kaybetmemek için elinden geleni ardına koymayacaktır. Bakalım küresel yatırımcılar ile giriştikleri bu müsabaka kimin lehine sonuçlanacak? Bu sorunun cevabı sadece Japonya’yı değil tüm dünyayı ilgilendiriyor çünkü.
Dolar/TL Kuru
1 Yorum