“ChatGPT ve Geleceğin Devleri: TÜİK, Microsoft, Google, Amazon ve Nükleer Enerji Üzerine Mehmet KARA’nın Analizi”

Gelecek ile ilgili doğru tahminlerde bulunabilmek için güvenilir verilere ihtiyaç duyarız. 

Bu noktada, ülkelerin istatistik kurumlarının rolü büyük önem taşır. 

Ülke yönetimleri ve diğer ekonomik aktörler, güvenilir olduğunu düşündükleri istatistikleri dikkate alarak stratejik kararlar alırlar. 

Burada yapay zeka uygulamalarının artan yaygınlığına da değinmek gerekir. Yapay zeka, kendisine sunulan verilere dayanarak farklı çıktılar oluşturur. Dolayısıyla, doğru ve güvenilir veriler olmadan etkili sonuçlar elde edemez. 

Bu nedenle Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilerin güvenilirliği konusunda, özellikle yapay zeka geliştiricileri ve uygulayıcıları nezdinde bir güven oluşturması son derece önemlidir.

Detaylara fazla girmeden, TÜİK ile ilgili değerlendirme ve önerileri, bir dönem birlikte çalıştığım meslektaşım Alaattin Aktaş’a bırakmayı tercih ediyorum. (Bu arada X’teki Bir Finansçı hesabı ve kendi X hesabımızı not düşelim, belki ilginizi çekebilir…) 

Dünya nereye gidiyor sorusunu anlamak için temel istatistiklerin ötesinde de birçok işaret mevcuttur. 

Uluslararası anlaşmalar, ülkelerin benimsediği yasalar ile hükümetlerin belirlediği uzun dönem hedefleri ve stratejik planlar, bu işaretlerin başında gelir. 

Elbette, teknoloji alanındaki gelişmeler ve bunların ekonomik, sosyal ve siyasi yansımalarına dair öngörüler de geleceğe yönelik karar verme süreçlerinde önemli bir rol oynamaktadır. 

Çok uluslu şirketlerin aldığı kararlar ve belirlediği hedefler, daha küçük ölçekteki ekonomik aktörler ve bireyler için de dikkate alınması gereken veriler sunar. 

Şimdi de teknoloji devlerinin gelecek ile ilgili beklentilerini inceleyeceğiz. 

Enerji alanında geleceğe yönelik öngörülerimizi daha iyi anlayabilmek için, Microsoft, Google ve Amazon gibi üç büyük teknoloji şirketinin aldıkları bazı kararları gözden geçireceğiz. 

İlk olarak ABD merkezli yazılım devi Microsoft’tan bahsedelim. Amerikan enerji şirketi Constellation Energy, Pennsylvania’daki Three Mile Island Nükleer Santrali’nin 835 MW’lık ilk ünitesini 2028 yılında yeniden üretime sokmayı planlıyor. Bu bağlamda, burada üretilen elektriği 20 yıl boyunca Microsoft’a satma konusunda anlaşmaya varıldı. Microsoft, elde edeceği nükleer elektriği, veri merkezleri ve yapay zeka işlemlerinin artırdığı enerji talebini karşılamak için kullanacak. (Ayrıntılı haberi görmek için tıklayınız: Microsoft nükleer elektriği kullanacak )

İkinci örneğimiz ise Google. Rekabeti bozduğu gerekçesiyle bazı bölümleri için satış baskısı altında olan Google, nükleer enerji şirketi Kairos Power’dan küçük nükleer reaktörler siparişi verdi. İlk mini nükleer ünite 2030 yılında hizmete girecek ve 2035 yılı itibarıyla toplam kurulu gücü 500 MW’ye ulaşacak nükleer üniteler, Google’a enerji sağlamak için kullanılacak. Arama motoru ve dijital reklam alanındaki etkisi ile pazar lideri konumundaki Google, nükleer elektriğini yapay zeka uygulamalarının oluşturacağı ek enerji talebini karşılamak için kullanmayı planlıyor. Google, geçmişte özellikle güneş enerjisi gibi yenilenebilir kaynaklara yönelik yatırımları ile dikkat çekmişti. (Ayrıntılı haberi görmek için tıklayınız: Google nükleer enerjiye koşuyor )

Üçüncü örneğimiz ise Amazon. E-ticaret, bulut bilişim, dijital akış ve yapay zeka konularında faaliyet gösteren bu çok uluslu Amerikan teknoloji şirketi, artan veri merkezi elektrik talebini karşılamak için nükleer enerjiye yöneldiğini açıkladı. Amazon, Washington’daki bir mini nükleer reaktör (SMR) projesinin fizibilite aşamasını finanse etmeye karar verdi. X-Energy tarafından inşa edilecek olan bu reaktörlerin toplam kapasitesinin 960 MW olacağı duyuruldu. (Ayrıntılı haberi görmek için tıklayınız: Amazon nükleer enerjiye yöneldi )

Görüldüğü üzere, teknoloji insan yaşamını kolaylaştırırken, enerji talebini artıran bir başka unsur olarak karşımıza çıkıyor. İnsanlık, iş gücünün yerini elektrikli güç kullanımıyla alma çabasında oldukça fazla enerji talep etmeye devam edecek. Özellikle yapay zeka ve bulut bilişim gibi gelişmeler için kullanılan veri merkezleri, önümüzdeki yıllarda enerji talebini artıracak en önemli unsurlar arasında yer alıyor. 

Kesintisiz ve kaliteli elektrik sağlamak, veri bankaları ve yapay zeka uygulamaları için hayati bir öneme sahiptir. Bu bağlamda, baz yük olarak adlandırılan sürekli ve yüksek kalitede elektrik temini için nükleer enerjiye olan talebin artacağı görülmektedir. 

Bu sırada, Türkiye’nin bir önceki nükleer santral projesi Akkuyu NGS hala faaliyete geçmedi. Ancak ülkemiz, ikinci ve üçüncü nükleer santral projeleri üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. 

Teknoloji devlerinin odaklandığı küçük ölçekli nükleer çözümler (SMR), Türkiye’nin uzun süredir ilgi gösterdiği bir alan. EÜAŞ’ın bu konuda bazı işbirlikleri gerçekleştirdiği biliniyor, ancak henüz istenen düzeye ulaşıldığı söylenemez. Gelen bilgilere göre ilerleme kaydedilemediği görülüyor. 

Tüm bunlarla birlikte, Türkiye 2023 vizyonundaki 500 milyar dolarlık ihracat ve buna bağlı ihtiyaç duyulan 500 milyar kWh’lık elektrik üretme hedefini önemli ölçüde kaçırmış olsa da, enerji talebinin artışının daha uzun yıllar devam edeceği öngörülmektedir.

Sonuç olarak, teknoloji derinleşirken, yapay zeka için gerekli olan veri bankalarının Türkiye’de de gelişmesi kaçınılmaz hale gelecektir. Bu süreç içinde, TÜİK’in veri güvenliği açısından daha sağlam bir yapının inşası konusunda hızla adım atması beklentisi oldukça yüksektir. 

İlgili Yazılar

“Ücretsiz Zeytin-Peynir; Uygun Fiyatlı Telekom ve Elektrik İmkanları” – Mehmet KARA

“Ücretsiz Peynir, Telekom İhtilali ve Ekonomik Elektrik: Mehmet KARA’nın Derin Analizi”