Çalışanlar Enflasyonun Kurbanı, Suçlusu Değil!

Yıllarca süren “Yüksek nominal faiz enflasyonun nedeni mi? Yoksa sonucu mu?” tartışmasından sonra şimdi yeni bir konumuz daha var: “Yüksek nominal ücret artışları enflasyonun nedeni midir? Yoksa sonucu mu?” Diğer bir deyişle “Çalışanlar enflasyonun nedeni midir? Yoksa mağluplar mı?”

Sonda söyleneceği başta söyleyelim: Bizim enflasyon hikâyemizde ücretler enflasyonun bir nedeni olmaktan çok sonucudur. Maaş ve ücretler enflasyon döngüsü başladıktan sonra sürecin bir parçası haline gelmiştir. Uzun süre yataya yakın seyreden reel ücretler enflasyonun artması ile birlikte gerileyince ücretlerin satın alma gücü zayıfladı. Yeni ücret artışı ihtiyacı doğdu. Yanlış olan enflasyonun bu kadar hızlı yükselmesine göz yumulmasıydı.

Ücret-fiyat spirali, artan ücretler ile fiyatlar ya da enflasyon arasındaki neden-sonuç ilişkisini açıklayan makroekonomik bir teoridir. Bu teoriye göre artan ücretler, harcanabilir geliri artırırken, mal talebini de yükseltir ve bu durum, mal fiyatlarının yükselmesine neden olur. Yükselen fiyatlar, daha yüksek ücret talebini artırır; bu da üretim maliyetlerini yükseltir ve fiyatlar üzerinde daha fazla yukarı yönlü baskı oluşturur, böylece kavramsal bir spiral meydana gelir. Ücretli çalışanlar yükselen fiyatlarla başa çıkmaya çalışırken, fiyat belirleyiciler de artan ücretlere ayak uydurmaya çabalar.

Türkiye’de son 3 yılda bir ücret-enflasyon sarmalı yaşandı ama işin doğrusu, bu dönemde Türkiye enflasyonun her halini yaşadı. Talep enflasyonunu da yaşadı, maliyet enflasyonunu da, beklentiler enflasyonu da.

TCMB bilançosundaki parasal genişleme ve kamu bankaları liderliğinde düşük kredi faizleriyle talebi canlandırdı; tüketimi artırdı, üretim yani arz bu artışa ayak uyduramadı. Enflasyon arttı, bu talep enflasyonuydu. Genellikle merkez bankaları bu duruma faizi yükselterek cevap verirler; ama bizde faizi yükseltemeyen Merkez Bankası aksine faiz indirimine devam ederek sürecin dışına kaldı. MB politika faizi ile enflasyon arasındaki fark 71,5 puana çıktı. Politika faizi anlamını yitirdi. Oluşan astronomik reel negatif faiz talebi daha da pompaladı. Böylece talep enflasyonun en kaba halini yaşadık.

İlgili Yazılar

“Kaybolan Yetenekler: İhmal Edilen Potansiyelin Hikayesi”

“Bir Öğrencinin Bilime İlgi Duyması, Benim İçin En Büyük Mücadele Ödülü!”

Ambulanslarda MTV Kaosu: Çözüm Arayışları ve Sorunlar