Bir Finansçı – Aksa Enerji, 430 MW kurulu güce sahip Talimercan Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrali ile Özbekistan’ın enerji arz güvenliğini sağlama yönünde önemli bir adım attı. Taşkent ve Buhara’da toplamda 790 MW kurulu güce sahip üç santral kuran ve işleten Aksa Enerji, Talimercan santralinin devreye girmesiyle birlikte Özbekistan’daki toplam kurulu gücünü 1220 MW’ye ulaştırmış olacak.
Santralin ilk üniteleri 7 ay gibi rekor sürede devreye alındı ve şu an 352 MW kapasiteye ulaştı. Santralin tüm ünitelerinin faaliyete geçmesi için 2025 yılı başında çalışmaları tamamlanması hedefleniyor.
ÖZBEKİSTAN’DAKİ EN BÜYÜK TÜRK YATIRIMCISI
Aksa Enerji Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Cemil Kazancı, Talimercan santralinin devreye alınmasını değerlendirirken, “Bugün, Özbekistan ve Türkiye arasında tesis edilen güçlü siyasi ve ekonomik iş birliğinin en somut örneklerinden biri olan Talimercan santralimizin açılışını kutladık. 7 ay gibi rekor bir süre içinde hayata geçirdiğimiz bu proje, Özbekistan’ın enerji arz güvenliğine önemli bir katkıda bulunmakla kalmayıp, Aksa Enerji’nin uluslararası genişleme stratejilerinin de önemli bir parçasını oluşturuyor. Tam kapasiteye ulaştığımızda, Özbekistan’da 4 santrale ve toplamda 1.220 MW kapasiteye ulaşarak bölgede en büyük Türk yatırımcısı olma konumumuzu pekiştireceğiz” dedi.
Talimercan Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrali için gerekli makine ve ekipmanlar, Türkiye’nin 5 farklı noktasından gerçekleştirilen etkileyici bir lojistik operasyonla sadece 6 ay içerisinde Özbekistan’ın Talimercan şehrine ulaştırıldı. Santralin inşası, büyük bir iş birliği ile olağanüstü bir hızda tamamlandı.
SANTRAL DOLAR BAZLI FİYAT GARANTİSİ İLE ÇALIŞACAK
Aksa Enerji Talimercan Santrali, Özbekistan Enerji Bakanlığı’na bağlı NEGU (National Electric Grid of Uzbekistan) ile yapılan iş birliği çerçevesinde inşa edildi. Elektrik üretimi için gerekli doğal gaz, Özbekistan Hükümeti tarafından sağlanıyor ve üretilen elektrik, 25 yıllık ABD Doları bazlı garantili kapasite anlaşması kapsamında fiyatlandırılacak. Bu model, projenin sürdürülebilirliğinin yanı sıra iki ülke arasındaki ekonomik iş birliğinin güçlendiğine dair önemli bir gösterge olarak öne çıkıyor.