Önümüzdeki hafta küresel ekonomik gündemin ana maddesi FED, AMB ve BoJ olmak üzere 3 büyük Merkez Bankasının 36 saat içerisinde arka arkaya düzenleyeceği toplantılar olacak. Özellikle FED’in faiz artırımına kesin gözüyle bakılırken, AMB’nin tahvil alım programından çıkış senaryosuna dair vereceği olası mesajlar da yakından takip edilecek.
Ticaret savaşları yeniden gündemin ana maddesi. Geçtiğimiz hafta küresel piyasalarda; ticaret savaşlarının yeniden gündeme gelmesiyle sonucu beklenen G7 zirvesi ile; AB’nin parasal genişlemeden çıkacağına dair söylentiler geniş yer buldu. Diğer taraftan Küresel PMI verileri de takip edilen ekonomik gelişmeler arasında yer aldı.
AB Komisyonu, hafta içinde ABD’nin ithal çelik ve alüminyum kararına karşı misillemenin temmuz ayında yapılmasını öngören kararı onayladı. Yapılan açıklamada «dengeleyici» gümrük vergilerinin DTÖ kurallarıyla tamamen uyumlu olduğu, AB’nin ilk aşamada ABD ürünlerine 2,8 Milyar Euro’luk ilave bir gümrük vergisi getireceğini; 3,6 Milyar Euro’luk diğer kısım hakkında kararın ileride alınacağı ifade edildi.
Bir süredir merakla beklenen G7 zirvesi hafta sonunda Kanada’da gerçekleştirildi. ABD’nin uygulamaya koyduğu alüminyum ve çelikte ek gümrük vergisi kararı gündemin merkezinde yer aldı. Zirve sonrası yapılan açıklamalarda Trump; diğer ülkelerin misillemeye yönelik hazırlıklarını «karşılık verirlerse hata yaparlar» şeklinde yorumlarken Merkel «Trump ile fark edilebilir görüş ayrılıkları» olduğunu ifade etti. Zirve sonrası herhangi bir anlaşma ve uzlaşmanın çıkmamış olması küresel risk iştahı açısından negatif olarak değerlendiriliyor.
3 Büyük Merkez Bankası
Hafta içerisinde Euro, AMB’nin parasal genişlemeye son vereceği tarihi tartışmaya açabileceğine yönelik haber akışı ile yukarı yönlü harekete geçti. AMB Başekonomisti ve Almanya Merkez Başkanı’nın yaptığı açıklamalarla da teyit edilen habere göre; AMB’nin 14 Haziran’da gerçekleşecek politika toplantısını tahvil alımlarından çıkış zamanını duyurmak için kullanabileceği belirtildi. Şu anki piyasa beklentilerinde tahvil alımlarından çıkışın en erken Eylül ayında başlayabileceği düşünülüyor.
Küresel piyasalarda, geçtiğimiz hafta içerisinde açıklanan PMI endeksleri takip edildi. Euro Bölgesi hizmetler endeksi Mayıs ayında 54,7’den; 53,9’a imalat sanayi PMI endeksi ise 56,2’den 55,5’e geriledi. Bu sonuçlarla bu ikisinin bileşimi olan Bileşik PMI Endeksi son 18 ayın en düşük seviyesi olan 54,1’e geriledi. Bu durum Euro Bölgesi’nde he ne kadar ekonomik aktivitenin toparlanmasının sürdüğüne işaret etse de, bir süredir değerlendirilen toparlanmanın ivme kaybettiğine yönelik yorumları destekler nitelikte. ABD’de imalat dışı PMI endeksi 1,8 puanlık artışla 58,6 seviyesine yükselirken aralıksız 8 yıldır devam eden genişlemesini sürdürdü. Çin’de açıklanan Bileşik PMI Endeksi ise önceki ayın 52,3 olan seviyesinde yatay kalarak ılımlı genişleme koşullarının sürdüğüne işaret etti.
Yeni haftada 3 Büyük Merkez Bankası yakından takip edilecek.
ABD’de dış ticaret açığı Nisan ayında 49 Milyar Dolar olan beklentilerin altında gelerek 7 ayın en düşük seviyesinde gerçekleşti ve 46,2 Milyar Dolar oldu. Bu dönemde ihracat %0,2 artışla 211,2 Milyar Dolar’a yükselirken; ithalat %0,2 düşerek 257,4 Milyar Dolar’a geriledi.
Brent petrol fiyatları geçtiğimiz hafta içerisinde karışık bir görünüm sergiledi. Son dönemde petrol fiyatlarında kaydedilen yükseliş nedeniyle üretim maliyetlerinin hızlı arttığını dile getiren ABD Başkanı Trump’ın, Suudi Arabistan başta olmak üzere diğer OPEC üyesi ülkelerden üretimlerini artırmalarını istediği yönündeki haberler yakından takip edilirken; Suudi Arabistan ve Rusya’nın üretim kesintisini gevşetebileceğine yönelik beklentiler petrol fiyatları üzerinde aşağı yönlü bir baskı oluşturdu. Diğer taraftan ABD’nin yaptırımları ile petrol ihracatına yönelik sıkıntılar yaşama ihtimali ortaya çıkan dünyanın en büyük petrol rezervine sahip ülkesi Venezuela’ya yönelik endişeler nedeniyle petrol fiyatlarında yukarı yönlü bir hareket gözlendi. 75-77 Dolar seviyesinde dalgalanan brent petrol haftayı da 76 Dolar düzeyinde kapattı.
Yerel para birimindeki aşırı değer kaybı nedeniyle geçtiğimiz ay içerisinde kredi talebinde bulunan Arjantin ile IMF 3 yıllık stand-by anlaşması ile birlikte 50 Milyar Dolarlık kredi için anlaşma sağladı. Bu miktar IMF tarihinin en yüksek tutardaki anlaşması olarak kayıtlara geçti.